Saturday, September 26, 2015

su akar yolunu bulur..

Zaman geçmiş.. hem de nasıl :) Sular akmış, yolunu bulmuş. Bu bloğa en son birşeyler yazalı 2,5 seneden fazla olmuş..

2,5 sene evvel şu anda İstanbul'da bir hayat kuracağım söylense hayatta inanmazdım. İstanbul'dayım artık, kendimi vatanımla bu kadar sıcak ve yakın bir ilişkide bulmayı beklemiyordum ama dedim ya sular akmış ve yolunu bulmuş. Büyümüşüm, olgunlaşmışım, yaşadıklarım bana 'herşeyin çaresine bakabilirim' demeyi öğretmiş. Bu öyle kör, kendini üstün gören tonda bir söylem değil; aksine, köklü, sağlam ve dingin bir ton bu. 'Herşeyin çaresine bakabilirim'.. Buna inanmak insana çok güzel bir his veriyor, adım atabilme gücü, keşfedebilme gücü, hata yapabilme gücü..

İstanbul'a geleli 7 ay oldu. Yerleştim, köklenmeye başladım. Değişim zor, dönüşüm sarsıcı ama aynı zamanda çok zengin bir duygu. Yani en sevdiğiniz tatlarla aromalanmış bir yemek yer gibi, tadı leziz ama görüntüsü de şekli de bir şeye benzemiyor, değişik işte.. tatmaya, koklamaya korkuyor insan. Ama her lokmada doyuma ulaşarak yiyorsun, doyurucu, besleyici.

Bu geçen zamanda hayata farklı gözlerle bakmayı öğrendim, kendime anlayış göstermeyi, karşıma çıkan deneyimleri kabullenmeyi, bilinmeyenden keyif almayı, keşfetmenin heyecanını öğrendim; sevmeyi öğrendim, kalpten ve yargılamadan sevmeyi... Hayat bir serüven ve ben de başroldeyim, önce ben demeyi öğrendim... Önce ben derken çevremdekilere olan etkimi, sorumluluklarımı da sahiplendim, büyüdüm, büyüyorum.. Kim olduğumu, ne olmak ve ne yaratmak istediğimi sorguluyorum, sormayı öğrendim.. sorular sormayı, en zor soruları da kendime sormayı öğrendim.. cevapları olmasa da sorularla yaşamayı öğrendim. Hayatıma sahip çıkmayı öğrendim.. kararlar vermeyi, her kararın bir seçim olduğunu kabullendim.. Varolmayı öğrendim.. Artık BEN VARIM diyebiliyorum, ben varım ve varlığım bu dünyada fark yaratıyor, bunu böbürlenmeden olması gerektiği gibi doğallıkla söyleyebilmeyi öğrendim. Ne mutlu bana.. mutluluğu öğrendim.. mutluluğun hedef değil hayat yolculuğunda topladığım değerli taşlar, madenler olduğunu öğrendim.. Bu yolculuğa değer katan, hafifleten, canlandıran ve daha büyük adımlar için teşvik eden... Paylaşmayı öğrendim, paylaştıkça herşeyin daha da arttığını öğrendim, bolluk bereketin paylaşmaktan doğduğunu öğrendim.. Daha öğrenecek çok şey var ve ben herşeyi öğrenme kapasitesine, değişme kapasitesine sahip olduğumu öğrendim.. Öyle yüce bir varlık ki şu insanoğlu, hayatın kendisine verilmiş bir hediyeyiz bence, ayak uyduramayacağımız, baş edemeyeceğimiz hiçbirşey yok. Tüm bunları hissedebildiğim, görebildiğim ve hazır olduğum için minnettarım. Yarınları sabırsızlıkla ve küçük bir çocuk gibi heyecanla bekliyorum.. Bakalım bu yolculukta neler yaratabileceğiz hep birlikte, iyi ki VARIZ!

Tuesday, January 8, 2013

Yeni bir Kaan

Oglumla ilgili de birkac satir yazayim. Son zamanlarda Kaan cok buyudu. Daha bagimsiz, daha aktif bir cocuk oldu. Bunda benim kendi hayatimi yasamaya baslamamin cok etkisi var sanirim. Parentology egitiminde ogluma verdigim sozlerden biri "annen kendi hayatini yasayacak" idi. Cunku ben "sizin yuzunuzden hic sosyal hayatim olamadi" diyen bir annenin kiziyim. Sonra evde kalmaya basladiktan sonra kendime vakit ayirmakta nasil zorlandigimi terapistime anlatirken "ama bu pek de kendi hayatini yasayan anne olmuyor oyle degil mi" deyince bir anda aydinlandim. Istanbul donusu kapilar kilitlenmeye basladi. Tuvalete giriyorum, banyoya giriyorum ve kapiyi kilitliyorum.. Kaan bir iki gun kapida agladi sonra tipis tipis odasina gitmeye basladi. Aksam uyurken kapimi kapatiyorum - artik gece yanima gelmiyor :) Hobi veya is yaparken kapimi kilitliyorum, anliyor. Bu Kaan'a kendisinin de anneden bagimsiz bir hayati olabilecegini gosterdi. Sadece bu degildir belki de, ayni zamanda buyuyor da.. Ben de buyuyorum, oglum da... Ogretmeni bile yeni donemde bambaska bir Kaan goruyorum dedi. Kendine guveni artmis, daha neseli, cocuklarla kaynasan, sinif icinde daha aktif.. Buyu benim guzel oglum.. Annen zamaninda buyuyemedi, sen buyu...

uzun bir aradan sonra..

Istanbula gittim geldim.. Dubai'de egitim vs derken sonunda kendi kendime kalabildim.. Isten ayrildigimdan beri bi gecen hafta bir de bu hafta kendimle basbasayim.. Nasil gidiyor? Eh fena degil :) Etisalat'taki isimle ilgili inanir misiniz hicbirsey hatirlamiyorum.. Nasil bir hizla sildim hafizamdan herseyi :) O kadar uzakmisim demek ki zaten olan bitene.
Neler yapiyorum.. Kaan'in yuva acildi bu hafta. Onu okula goturup almak cok keyifli. Okul yolunda camdan yandaki arabalara "Helllooo! Good morning! I am going to schoolll!" diye bagriniyor :) Eve donup bir guzel kahvalti ediyorum ama Dukan Style :) Evet yine diyetteyim. Ama ilki kadar siki yapmiyorum. 65 kiloyum su anda, hedef 59 ama yavas yavas. Ilk diyetimde 2 ayda 72 den 58e dusmustum :)
Is sitelerine de bakiyorum ara ara, gozume carpan birseyler olursa basvuruyorum. Degisiklik arayisim var is ararken, cok ciddi is ilanlarina yanasmiyorum. icinde eglence de olsun istiyorum event management, advertising, marketing gibi.. Kurumsal is hayatina donecek miyim emin degilim simdilik ama kapilarim herseye acik.
Coaching biraz daha uzerine egilmeye basladim. Gecen gun siteye ilan astim bakalim musteri cikacak mi.. Benim icin onemli bir adimdi o ilani oraya asmak, cunku "ben hazirim" demek bu bir anlamda. Etisalat kontaklarimdan bazilarina da mesaj attim client'im olmayi dusunurler mi diye. Bakalim neler cikacak. Life is full of surprises. Simdi Coaching icin isim dusunuyorum, bir facebook sayfasi da ona acarim belki. ya da web sitemi uyarlarim..
iste boyle.. hayat devam ediyor.. herseye ragmen.

Tuesday, December 4, 2012

Babay istanbul

Bir Istanbul macerasi daha sona erdi. Bugun hava cok soguk ve yagmurluydu. Ama Nisantasi'nin bana karanlik, soguk ve yalniz gelmesinin nedeni bu degildi. Sanirim ilk defa Nisantasi'ndan boyle donuk duygularla ayriliyorum. Icim bombos. Limanimdan son zincirlerimi de cozup yelken acmaya hazirim. Arkama donup bakmadan, gemiye atlasinlar diye beklemeden.. Aciliyorum, karanlik sulara, bilinmezlere. Yapmam gereken neyse onu yapicam biliyorum, ama limana bagli olma kendini guvende hissetme ihtiyacindan arinmak kolay olmuyor. Hazirim. Oglumu da almiyorum gemime, cunku o da kendi minik gemisine binip yola cikacak. Beni izleyecek ama yolunu kendi bulacak.
Yarin yeni bir gun. Guzel bir gun olacak...

Sunday, December 2, 2012

Nefes Terapisi

Burcu ne zamandir nefes terapisi deneyelim diyordu. Bugun kafamiza esti, ayarladik ve gittik. Benim ihtiyacim yok, gerek de yok zaten, Burcu ile keyifli zaman gecirelim diyerek gittim. Ama hic beklemedigim bir tecrube yasadim, Dubai de de varmis bir Turk bayan nefes terapisi veren, simdi ona ulasmaya calisiyorum.
Once senin nefes analizini yapiyor, nasil nefes aliyorsun, sonra bu analizden yola cikarak vucudunda belirledigi enerji noktalarina baski uygulayarak sana derin nefesler aldirarak bir calisma yapiliyor. Once garip geldi ama karindan derin nefes alip vermek, pozitif telkinler, masaj benzeri basinc uygulamalari derken bir baktim gozyaslari pitir pitir dokuluyor gozlerimden. Muzigin frekansi da cok etkiliydi sanirsam. Son asama da meditasyon. Smdiye kadar hic yapamadigim bir sey oldu ve sanki kendi varligimla temas edebildim, icimi bir cosku mutluluk heyecan hayranlik cok farkli duygular kapladi. Uyumadim ama uykuya benzer derin bir moda gectim, ilk defa! Cok ilgincti. Iyice meraklandim simdi bu nefes terapisi konusunda. Arastiricam ve dubaideki bayana ulasirsam gidicem. 5-6 seansta tam bir bilincalti temizligine ulasiliyormus. Nefes almak oyle kuvvetliydi ki basim dondu bir ara, uyustugumu hissettim. Soyledigine gore nefes kapasitesi de cok artiyormus bu terapi ile ve aldigin oksijen miktarini artirdigin icin hastaliklara karsi da dogal bir savunma mekanizmasi ousuyormus. Meditasyon kismindaki ruhi doyum da kisiyi pozitif bir ruh haline yukseltiyor. Neden olmasin! :)

Keyif

Ilik bir dus, radyom, renk renk ojelerim ve boza ile sari leblebi :) otel odamda picamalarimla keyif yapiyorum. Seviyorum ben bu istanbul seyahatlerini..

Friday, November 30, 2012

Merhaba Istanbul

Yine Istanbul, Nisantasi zamani. Dun cok kotu bir gun gecirdim. Bakicimizin aksam yatagina yastik doldurup uyuyormus setup i kurup evden gizlice arkadaslariyla bulusmaya gittigi gunun ertesi gunuydu. Yine bircok seyi sorguladigim, kendimle hesaplastigim, kendimle basbasa kalmaya ihtiyacim olan bir gundu ve tabii ki Kaan'la tum gun evde olmak hic yardimci olmadi. Agladim zirladim cocugun da onunde sanki o buyuk oldu ben cocuk. Neyse... Zor bir gundu, belki sonra deginirim yasadiklarima.
Geldim Istanbul 'a. Havasi iyi geldi direkt, tatli bir yagmur var. Ara ara da gunesliydi. Yalnizligi seviyorum buradaki, kendimle kalabilmeyi seviyorum. Otel odami, nisantasi sokaklarni ve tabii ki terapi odasini... Cok yuklu geldim bu sefer, bilemedigim basedemedifim duygularla kendimi yiye bitire geldim. Her zamanki gibi iyi geldi Dilek Hanim :)... Boyle zamanlarda elimden tutan oldugunu bilmek oyle kurtarici oluyor ki.
Arkadaslarim bazen soruyorlar dusunuyor musun ne konusacagini terapiye giderken diye. Ne kadar dusunsem de o koltukta cikanlar tamamen farkli, beklenmedik konular olabiliyor. Bu sefer agzimdan dokulenler " ben neden normal olamiyorum" oldu.. Normal insanlar gibi olmak istiyorum. Herseyi analiz etmek, irdelemek hele ki boyle kendimi tuketircesine yorumlamak sorunu kendimde aramak istemiyorum artik. Bir anormallik var bende :) Bakalim bu beni nereye goturecek.
Kaan'in ogretmeni ile aramda yasananlari anlattigimda benim gibi duymuyorlar cocugumu dedim. Duymamalari sayesinde cocugun adaptasyon yetenegi gelisir dedi. Bu carpici geldi bana. Yani buyudugumuzde iste, okulda, toplumun cesitli ortamlarinda cesitli durumlarla karsilasacak ve eger onu hep "annesi gibi duyan, anlayan" ortamlarda buyutursem hep odak noktasi olmak isteyecek, hep onu anlasinlar, hos tutsunlar isteyecek. Yani aslinda okulda oglumun adapte olmak zorunda kaldigi durmlar aslinda onun gelisimi ve uyumu icin onemli. Tabii ki tehdit, korkutma gibi seylerden bahsetmiyoruz ama surekli "aa kaan uzulmus mu" gibi super anlasilip ilgi odagi oldugu bir ortamda olmasi da gerekmiyor. Bunduygularla basetme yeteneginin de gelismesi gerekiyor.  Biraz rahatlatici...
Seans zamaniiiii gidiyorummm...